![]() |
| Company of Heroes 2 |
Soğuk… Evinde huzurun sıcaklığıyla uyuyanlar için ne kadar da sert bir kavram. Öyle sert, öyle güçlü ki düşüncesi bile yıpratır çoğu körpe yüreği. Aylar önce, ‘hiç özlemeyeceğim‘ dediğim evimden bu savaşa sürüklenirken, üşümenin bu kadar zor olacağını hiç düşünmemiştim. Bilmezdim ki insanı minik karınca misali savunmasız bıraktığını. Bilmezdim ki en sevdiğin insanları yanı başında karanlığa gönderdiğini. ‘Keşke bende karanlıkta kalsam, belki orası sıcaktır’ diye düşündürteceğini hiç bilmezdim, tahmin de edemedim.
Kazanmak istediğimiz bir zafer vardı. Sevinç çığlıklarıyla inletecektik her yeri tüm bu kargaşa bitince. Bağırıp, naralar atacaktık hiç düşünmeden yere serdiğimiz düşmanlar henüz son nefesini vermemişken. Mavi kelebekler gibi uçacak, belki de uzatacaktık ömrümüzü bir günden sonsuzluğa. Tarih bizi konuşacaktı, destanlar gibi yayılacaktık yedi cihana asırlar boyu uzanan köklü bir çınar misali. Sanki hiç mermi sıkmamış, hiç kan akıtmamışız gibi arzuladığımız zaferi kutlayacaktık parlak bulutlarla. Tüfek tutmaktan nasırlaşan ayalarımızla öyle güzel saracaktık ki birbirimizi; kudretimizin, kenetlenen yüreklerimizden fışkıran bir volkan gibi gürlediğini gösterecektik alçaklara.
Olmadı…Yapamadık.
Önce kurumuş ekmek gibi ufaladılar bizi. ‘Adımız gibi biliyoruz’ dediğimiz menekşe kokulu topraklarımızda kurumuş ekmek gibi bölük pörçük olup dağıldık. Hiç yaşamamıştık buralarda sanki. Biz değilde bir başkası tüketmişti buraların oksijenini onca yıl. Unutuvermiştik asla unutmam dediğimiz onca şeyi. Hoş, sonra kendi adımızı da unuttuk en yakınlarımız dizimizin dibinde son yolculuklarına çıkarken. Delirdiklerinin farkına varan küçük akıllı gruplara dönüşmüştük. Birbirinden haber alamayan arılardık artık biz. Tek başımıza, kendimiz için mücadele eder olmuştuk. Kar tanelerinin bıçak gibi kestiği parmaklarımızı ısıtmaya çalışırken hepimiz farkındaydık artık. Bundan sonra sadece kendimiz için vardık. Yaşanmışları düşünecek vakti bulamayacağımız korkusuyla, geleceğimizi de küle dönüştürmüştük yaktığımız son ateşle…